İstanbul ve Ankara, geçtiğimiz günlerde birçok öğrencinin katılımıyla dikkat çeken eylemlere sahne oldu. Eylemlerin odak noktası, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi kariyerine yönelik yapılan baskılar ve buna bağlı olarak yaşanan diploma iptalleri ile gözaltılardı. Öğrenciler, sahip oldukları hakların gasp edilmesine karşı olarak seslerini yükseltti ve bu durum, gençlerin siyasi süreçlere aktif katılımını bir kez daha gündeme getirdi.
Eylemin temel nedenleri arasında, İmamoğlu'nun üzerindeki baskılar, diploma iptalleri ve gözaltı uygulamaları bulunuyor. İstanbul Üniversitesi ve Ankara’daki üniversitelerden gelen öğrenciler, bu durumu bir adaletsizlik olarak değerlendirerek, demokratik haklarını korumak adına toplandı. Eylemciler, "Diplomalarımızı geri istiyoruz!" ve "Gözaltı, hapiste sona ermez!" gibi sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı. Bu durum, üniversite öğrencilerinin sosyal ve siyasi meselelerde ne denli hassas olduğunu ortaya koydu. Eğitim sistemindeki eşitsizlikler ve siyasi müdahale, gençlerin bu eylemi gerçekleştirecek kadar motive olmasına sebep oldu.
Organize edilen bu eylemler, sosyal medya üzerinde de geniş yankı buldu. Öğrencilerin yaşadığı bu zor durumu destekleyen çok sayıda kişi, Twitter üzerinden #İmamoğluYalnızDeğil etiketiyle paylaşımda bulundu. Eğitimciler ve birçok sivil toplum kuruluşu da öğrencilerin hakkını savunarak, onların bu eylemini desteklediklerini duyurdular. İstanbul'da 21 yaşındaki öğrenci Ayşe Yıldırım, "Bizim geleceğimizle oynuyorlar. Özgürlüklerimizi savunmak için buradayız. Gözaltılar, asla demokratik bir uygulama olamaz!" ifadelerini kullandı. Eylemlerin ardından birçok akademisyen de üniversite içindeki baskılarla ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekliliğini vurguladı.
Yürüyüş sonunda öğrenciler, İmamoğlu'na yönelik desteğin kendileri için ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Birçok öğrenci, bu tür uygulamaların demokratik beklentilere ve haklara aykırı olduğunu belirterek, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğini savundu. Öğrencilerin bu kararlılığı ve kendilerine güvenmeleri, gelecekte daha büyük toplumsal hareketlerin habercisi olabilir. Gençlik artık susmuyor; taleplerini yüksek sesle dile getiriyorlar.
Sonuç olarak, İstanbul ve Ankara'daki eylemler, gençlik hareketinin yeniden uyanışı olarak nitelendirilebilir. Öğrenciler, kendi hakları için sokağa çıkarak, özgürlüklerine sahip çıkıyor. Eğitim hakkının, politik çıkarlar uğruna hiçe sayılmasına tepki gösteren bu gençlerin sesi, sadece üniversitelerle sınırlı kalmayacak, ülke genelinde yankı bulacak gibi görünüyor. İleriye yönelik bu hareketlilik, Türkiye'deki demokratik normların ve sosyal adaletin yeniden sorgulanmasına vesile olabilir. Öğrencilerin sesini duyurması, toplumun her kesiminde yankı bulmakta ve bu durum, daha geniş bir dayanışmanın oluşmasına önayak olabilir.