Son yıllarda Orta Doğu’daki jeopolitik dinamiklerin hızla değişmesi, birçok ülkenin stratejilerini yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Bu bağlamda, İsrail’in bölgesel güç olma kapasitesi üzerine yapılan tartışmalar, Foreign Policy gibi prestijli yayınlarda sıklıkla yer buluyor. Ancak, birçok analist, İsrail'in gerçekten bir bölgesel güç olmasının zorluğunu ve bunun önündeki engelleri net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu makalede, İsrail’in bölgesel güç olma potansiyelini ve karşılaştığı zorlukları derinlemesine inceleyeceğiz.
İsrail, askeri anlamda bölgedeki en güçlü ülkelerden biri olarak değerlendiriliyor. Yüksek teknolojiye sahip silah sistemleri ve iyi eğitimli bir askeri kadro, İsrail’in askeri gücünü artıran faktörler arasında yer alıyor. Ancak askeri üstünlük, tek başına bir ülkenin bölgesel güç olmasını sağlamıyor. İsrail’in stratejik müttefikleri, özellikle ABD, bu manada büyük bir paydaş. Ancak bu ilişki, her zaman sorunsuz bir şekilde işlemiyor. ABD’nin bölgedeki politikaları, İsrail’in bağımsızlıığını zaman zaman sorgulatıyor. Örneğin, Trump döneminde başlayan normalleşme süreçleri, bazı Arap ülkeleriyle olan ilişkilerin düzelmesine yardımcı olsa da, bu durumun kalıcı olup olmayacağı hâlâ belirsiz.
İsrail’in karşılaştığı bir diğer büyük zorluk ise iç politikadaki dengeler. Ülkedeki farklı etnik ve dini grupların varlığı, siyasi istikrarı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Filistin meselesi, bölgede barışın sağlanmasının en büyük engellerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Barış görüşmelerinin uzun süredir tıkanmış olması, İsrail’in uluslararası alanda daha fazla destek almasını zorlaştırıyor. Ayrıca, iç politikadaki kutuplaşmalar, hükümetin aldığı kararların uluslararası yansımalarını da negatif etkiliyor. Bu durum, İsrail’in etkili bir bölgesel aktör olarak konumunu sarsıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in bölgesel güç olma ihtimali, birçok faktör ve belirsizlik tarafından şekilleniyor. Askeri üstünlük, stratejik ittifaklar ve iç politikadaki dengeler, bu sürecin kilit noktalarını oluşturuyor. Ancak bu noktada, uluslararası kamuoyunun gözünde İsrail’in itibarını zedeleyen konuların, ülkenin hayal ettiği bölgesel güce ulaşma yolunda kat etmesi gereken mesafeyi artırdığını unutmamak gerekiyor. Gelecekte İsrail’in bu hedefe ulaşması, hem iç hem de dış politikadaki gelişmelere bağlı olarak şekillenecek gibi görünüyor.