Diyarbakır, tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış zengin bir kültürel mozaiğe sahip. Şehirde yer alan Saint George Kilisesi ise hem mimari yapısı hem de tarihi geçmişi ile dikkat çekiyor. Ancak son dönemde, kilisenin geçmişine dair bazı iddialar ortaya atılmaya başlamıştı. Bu iddiaların merkezinde, kilisenin geçmişte hamam olarak kullanıldığına dair söylentiler bulunuyordu. Ancak yeni keşfedilen bir kitabe, bu iddiaları çürütür nitelikte bilgiler sunuyor. İşte bu heyecan verici keşifin detayları...
Saint George Kilisesi, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan ve 17. yüzyılda inşa edildiği bilinen bir yapıdır. Geçmişi oldukça derin olan bu kilise, Süryani Ortodoks toplumu için büyük bir öneme sahiptir. Tarihi boyunca çeşitli onarımlardan geçmiş ve yerel halka hizmet etmeye devam etmiştir. Kilisenin mimarisi, Roma ve Bizans dönemlerinin etkilerini taşıyarak, bölgedeki en dikkat çekici yapılar arasında yer almasına olanak sağlamıştır.
Bununla birlikte, son yıllarda bazı araştırmacılar ve tarihçiler, kilisenin daha önce farklı bir amaca hizmet ettiğine dair iddialarda bulunmaya başlamıştı. Özellikle yerel halk arasında dolaşan "kilise, geçmişte hamam olarak kullanıldı" söylentisi oldukça yaygındı. Ancak, bu tür iddialar ciddi bir tarihi kanıt gerektiriyordu ve kesin bir bilginin ortaya konması gerekiyordu.
Son günlerde Diyarbakır'daki bir araştırma ekibi, Saint George Kilisesi’ne ait bir kitabe buldu. Bu kitabe, kilisenin tarihine dair çok önemli bilgiler sunuyor. Kitabede, yapının inşa tarihi, amacı ve kullanım şekli hakkında çarpıcı detaylar yer alıyor. Araştırma ekibinin başkanı olan Dr. Ayşe Yıldırım, bu kitabenin, her türlü spekülasyonu ortadan kaldırdığını belirtiyor. Yıldırım, "Kitabe, kilisenin ibadet amacıyla inşa edildiğini ve hiçbir zaman hamam olarak kullanılmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu, tarihi gerçekler açısından son derece önemli bir keşif” şeklinde konuştu.
Kitabenin içeriği, kilisenin ibadet için belirli bir mimari gelenek içerisinde tasarlandığını net bir şekilde gösteriyor. Ayrıca kitabenin belirttiğine göre, yapının inşasında kullanılan malzemeler ve mimari teknikler, bölgede o dönemdeki inşaat anlayışını gözler önüne seriyor. Bu bulgular, Saint George Kilisesi'nin asıl amacının ne olduğunu ve nasıl bir inanç yapısına hizmet ettiğini anlamak için kritik bir öneme sahip.
İlk elde edilen sonuçlarla birlikte, bu kitabe, hem Diyarbakır hem de ülkemiz için önemli bir tarihi belge niteliği taşıyor. Ülkedeki pek çok kilisenin ve ibadet yerinin zamanla başka işlevlere büründüğü düşünüldüğünde, Saint George Kilisesi’nin geçmişinin düzeltilmesi ve aydınlatılması adına büyük bir adım atılmış oldu.
Böylece, Diyarbakır'daki Tarihi ve Kültürel Mirasın korunması da önem kazanmış oldu. Yerel yönetimler ve turizm otoriteleri, bu gibi buluntuların korunması ve daha geniş kitlelere tanıtılması için çeşitli projeler geliştirmeye başladı. Uzmanlar, kilisenin tarihi değerinin ve anlamının uzun süreli araştırmalarla daha iyi anlaşılacağını düşünüyor.
Diyarbakır'da ortaya çıkan bu kitabe, yalnızca yerel tarih açısından değil, ulusal ve uluslararası düzeyde de dikkat çeken bir gelişme. Tarihçiler ve arkeologlar, bu tür buluntularla bölgedeki tarihi mirası daha iyi tanımanın yollarını arıyor. Bu nedenle, Saint George Kilisesi gibi yapıların durumu, araştırmaların ve keşiflerin desteklenmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki Saint George Kilisesi'nin tarihi, yeni bir boyut kazanmış durumda. Bu bulgu ile birlikte, kilisenin geçmişte yaşadığı dönüşümler konusunda daha fazla bilgi sahibi olunacağı kesin. Yapılan araştırmalara destek verilmesi, gelecekte daha fazla tarihi gerçekliklerin gün yüzüne çıkmasını sağlayacaktır. Tarihin derinliklerine inmek ve kenti tanımak isteyenler için, Saint George Kilisesi, başlı başına bir keşif alanı olmaya devam edecek.